Köşe Yazıları

Uzun hikaye / 30.9.2011
Cezaevine gittiğim o yaz günü, bacağımdaki sargılar olmasaydı, sıcağa rağmen etek giymezdim. 56 cm’ lik bandaj, yanık, ikinci derece. Beş hafta sonra, hastane dışında ilk kez gün ışığına çıkıyordum. Sabahın çok erken saatleriydi, yoksa üzerime üzerime akan ışığa karşı koyamaz, minibüsü beklediğim meydanda gün boyu, taşlaşmışçasına kalırdım. Devamı

MADEM / 23.9.2011
Eskiden, çok eskiden, asla geri gelmeyecek altın çağda, sonsuzluk henüz çarpıp durmamışken zamana, ışık vardı. Söz vardı. Sözün geldiği yürek. Toprak ve suret. Ama hiçbiri yetmedi insanların dünyasının filizlenmesine. Parçalamayı öğrendi tanrılar. İlk cinayet işlendi, kardeş kardeşi öldürdü. Kan suya karıştı, ışık çığlığa... Daha doğmamış olan, Devamı

Yorumsuz / 9.9.2011
Birer aynaya dönüşmesini umduğum pencereler açmayı sürdürüyorum ‘sorun’ diye adlandırdığımıza... Ya da bugün içinde bulunduğumuz çözümsüzlük halinin düğümlerinin nasıl ve neden atıldığına bakmayı deniyorum. Yorum yapmadan alıntılayacağım ilk yazıya Birgün gazetesinde rastladım. (Beni her okuyuşumda ağlatıyor.) Binlerce mezartaşı Devamı

Sözün mucizesi / 2.9.2011
Bir ölüm haberi daha. Öylesine uzun yas tutmuşum ki,derinden, sessizce, gerçekliğini unutmuşum ölümün. Cenazene bile katılamadım. Bir melek görmüştün bende, bir de puma, yanan bir orman... Yırtıcı bir melekti o, yaralı olansa pumaydı. Hala dolanıyorum yitirilmiş ormanın suskunluğunda... Boş yere aradım belleğin ıssız odalarında bir zama Devamı


ileri


 

Haberler Biyografi Kitaplar Fotoğraflar Röportajlar Köşe Yazıları   İletişim Ana Sayfa
Design by medyanomi