Köşe Yazıları

Gece treni (2) / 19.7.2010

Baştan başlayalım. İlk cümle. Her şeyi başlatan cümle. Karanlıkta duyulan, belli belirsiz yankılanan, bir sır fısıldarcasına gelip beni bulan… Sanki içten gelen bir parlamayla tutuşan, sınırsız, sırsız gecede ansızın alev alan sözcükler. Alevler içinde düşen insanların dünyasına… Teker teker sessizce sönen, küle ve kabuğa dönüşen, bu dünyanın Devamı

Gece treni / 17.7.2010
İlk cümle. Her şeyi başlatan cümle. Karanlıkta duyulan, belli belirsiz yankılanan, bir sır fısıldarcasına gelip beni bulan... Birdenbire, sanki içten gelen bir patlamayla tutuşan, suskun, sırsız gecede alevler içinde kalan sözcükler... Yanarak düşen insanların dünyasına... Teker teker sönen, küle ve kabuğa dönüşen, rüzgâra dağılan sözcükler... Yer Devamı

Parantez / 12.7.2010
Yağmur. Vahşi, ılık ve sevecen temmuz yağmuru. Kısa ömürlü... Bir çatı katı penceresinden gördüğüm göğün durgun, hüzünlü yüzü. Bulutlar alçalmış, kıştan kalan renklerle kuşatmış kenti. Soluk ışığın altında gün, bir tünelmişçesine uzadıkça uzuyor.
Kararsızlık içinde bekliyorum. Pencerenin önünde, her zamanki yerimde, yerlisi olduğum ülk Devamı

Keşke... / 10.7.2010
Kararsızlıkla başlıyorum.
Her ikisini de itiraf ederek: Karar verme zorunluluğunu ve bir başlangıcı. Daha ilk tökezlediğim yerde kalakalıyor, henüz yazılmamış satırın sonsuzluğuna art arda noktalar koyuyorum. İnsan elinden çıkma, ufacık siyah yuvarlaklar, boşluğa işaret etmek, onu belirginleştirmek, görünür kılmak için Devamı


ileri


 

Haberler Biyografi Kitaplar Fotoğraflar Röportajlar Köşe Yazıları   İletişim Ana Sayfa
Design by medyanomi