Gece Treni (3) / 31.7.2010 |
‘Elbette, şiddet nedir, bilirim”, demiştim, şaşırarak bir söyleşinin ilk sorusuna. İki yıl Brezilya’da tek başına, arka sokaklarda yaşamış bir kadın eğer kafasına silah dayanmamışsa, defalarca mermilerin ortasında kalmamışsa ya çok şanslıdır, ya doğruyu söylemiyordur. Ben şanslı değilim. “90’lı yılların ortasında bir avuç göçmen Afr
Devamı
|
Yalın, acılı bir mektup. / 26.7.2010 |
Belki çok geç kalmış bir mektup. Kime sesleniyor? Bana, bizlere, yoluna çıkan herkese. Taşlara, gökyüzüne... Suskunluğuna sesleniyor gökyüzünün, uzun, acılı bekleyişine toprağın. Bense gene ‘uzaklardayım’, birkaç adım bile olsa, gene uzaklaşmışım ölümün gölgesinde yazdığım ülkeden. Sıcacık bir haziran sabahı, taze ekmek, kahve kokuları
Devamı
|
Arayazı / 26.7.2010 |
Gündoğumundan önce uyandım, beklemeye başladım.
İlk aydınlığı, kuşları, bilinmezden ilk çıkanı... Sessizce beliren bir ışık huzmesinin giderek derinleşmesini karanlıkta... Kozasını kırmaya çalışan günün ilk kıpırtılarını. Kilitte dönen bir anahtarın, uzaklarda çalışan bir motorun, sokağa dalan bir arabanın, hızla yakınlaşan adımların ansız
Devamı
|
Cam duvar / 24.7.2010 |
Sonunda geldi gece. Kurumaya yüz tutmuş bir ırmak gibi ağır aksak akan, cehennemsi bir günden sonra, bir parça serinlikle geldi. Klimalı bir kafedeyim. Sokaktan ve sıcaktan boydan boya uzanan cam duvarla korunan bir mekân burası. Buzlu bir içki ısmarlamalı, sesi tam kıvamında açılmış müziğe ke
Devamı
|
|